Mayın Tarlası: İstanbul Boğazı
Haberlerde İstanbul boğazı ya intihar kalkışmasıyla, ya boğaz kenarında araba kazasıyla, ya da ufak tefek günlük, acı olaylarla gündeme gelse de, aslında İstanbul boğazında sadece 2017 yılında 127 gemi kazasının gerçekleştiğini biliyor muydunuz ?
Boğazın hem dar hem de keskin dönüşlü virajları, aynı zaman da zorlu akıntılarla dolu suları, ara ara kazalarla anılmakta. Bazı kazalar ucuz atlatılırken bazı kazalar çok yüksek maddi ve manevi zarar sebep olmuştur. O büyük facialı kazalara denk gelen dönem insanları, -özellikle boğaz kıyısında yaşayan kesim- büyük psikolojik facialara sebep olmuştur.
Öncelikle İstanbul boğazı, Karadeniz'e komşu tüm ülkelerin transit güzergâhlara geçmesinin tek yoludur. Ve de Karadeniz'e kıyısı olan 6 büyük ülke bulunduğu için önemi katbekat artmış ve artmakta. Özellikle Rusya gibi dev bir petrol ihracatı ülkenin yılda tam 3 milyon ton petrol ihrac etmesi, ve bunun büyük çoğunluğunu İstanbul boğazı üzerinden yapması aslında boğazlarımızın önemi hakkında ufak bir detay. Rusya kuzeyden geçiş yapamıyor, çünkü kuzeyde bulundan denizler pek de imkan vermiyor bu duruma. Örnek olarak Berents denizi yılın büyük çoğunluğunda buzullarla kaplı olması, Baltık denizinin çıkışının çok sığ ve dar olması ve de Danimarka'nın her iki boğazının da Türk boğazları gibi serbestliğinin bulunmaması, İstanbul'un tercih edilmesinde ki başlıca sebeplerden.
Boğazdan geçen gemiler sadece yük gemileri de değil. Denizaltılar, savaş gemileri, son dönemlerde bir hayli az da olsa tur gemileri ve İstanbul içi kullanılan yolcu taşıma amaçlı gemi seferleri boğaz trafiğini oluşturan bir diğer taşıma yöntemleri. Ayrıca her geminin bir geçiş kuralı da mevcut. Bu kurallar yıllar içinde oluşmuş ve en son Montrö boğazlar sözleşmesi ile kesinleşmiştir. Kurallardan bir örnek vermek gerekirse, görüş 1 milin altına düşerse boğaz tek taraflı geçişe kapanıyor, 0,5 mil'in altına düştüğünde ise boğaz tamamen trafiğe kapatılarak, düzelmesi bekleniyor. Ayrıca askeri gemiler ücret vermeden boğazlardan geçebiliyor. Denizaltılar sadece gündüzken ve su üzerinde geçiş hakkına sahipken uçak gemilerinin boğazdan geçmesi kesinlikle yasaktır. Ticari gemiler de aslında ücrete tâbi değiller fakat fener ve sağlık rüsumları ödemek zorundalar. Eğer Karadeniz ile Ege arasında durmayacaklarsa kılavuz almak zorunda değiller.
Boğazdan geçen ticari gemilerle ilgili büyük bir sorun var ki; o da "Balast Su Taşımasıdır." Balast su taşımada ki amaç, boğazı boş geçen gemiler dengelerinin bozulmasını engellemek için tankerlerin içini geldikleri yerin suyu ile dolduruyorlar. Yük alındığında bu sular boğaza boşaltılıyor. İşte problemde burada. Okyanus aşırı bile su geldiğinde Marmara denizine boşaltılan bu sular, sadece İstanbul boğazının değil, çevre denizlerinde ciddi zarar görmesine sebep oluyor. Orada yaşayan ve oraya ait olan mikroorganizma ve deniz canlılarının buraya boşaltılması, burada ki deniz canlılığı ve çeşitliliğini büyük oranda zarar vererek engelliyor. Tabi ki en sonunda sonuçlar ağırlaşmadan bir düzenleme yapıldı ve 2024'e kadar bu sorunun tamamen ortadan kalkması bekleniyor.
İşte tüm bunlar doğal olarak da İstanbul boğazının kenarında ki her maddeyi de yakından ilgilendiriyor. Geçişlerin bu kadar zahmetli ve zor oluşu kazaları da beraberinde getiriyor. Dediğimiz gibi sadece 2017 yılında tam 127 gemi kazası gerçekleşmiş. Sayı beklediğimizden bile fazla. Bunlardan bazıları yakın dönemde, bazıları uzak dönemde olsa da bir kısmı büyük facialara yol açmış. En son hatırladığımız ise, "Vitaspirit" adlı bir yük gemisinin arıza sonucu boğazın en derin noktasında boğaz kenarında tarihi bir yalıya çarpması ile sonuçlandı. Neyse ki can kaybı yaşanmadı fakat bu kazanın tarihe zararı büyük. Sadece bu değil, hepimiz büyüklerimizden biliriz ki "İndependenta" adlı Libya gemisi boğaz açıklarında demir atmışken 15 Kasım 1979'da iki geminin çarpışması sonucu patlayarak yıllardır unutulmayan ve çok büyük zararlara sebep olan faciayı oluşturdu. Denize dökülen tonlarca ham petrol deniz popülasyonu'nun yaklaşık %96'sını yok ederek İstanbulluların on yıllardır balık tüketmesine engel oldu ve olmakta. 51 kişinin yanarak öldüğü bu facia dönemin halkını uzun yıllar travma yaşamasına sebep oldu.
14 Aralık 1960'da da yine bir deniz faciası yaşandı. Gece Kanlıca açıklarında biri Yunan biri Yugoslav bayraklı, petrol taşıyan iki geminin çarpışması sonucu büyük bir facia yaşandı. Bazı hamile kadınlar bebeklerini düşürdü, yine bilindiği kadarıyla kazanın gürültüsüyle kalp krizi geçirip hayatını kaybedenler oldu. Boğazın en dar yerinde gerçekleşen bu facia ile toplamda 60 tona yakın petrol denize saçılmıştır.
Bu ve bunun gibi birçok deniz faciası İstanbul boğazında yaşandı. Önümüzde ki yıllarda da yaşanacak olması öngörülmekte.
Yorumlar
Yorum Gönder